Uzmanımız aşk acısını geçirmenin yollarını anlattı…
Aşk duygusu başlangıçta mutluluk, neşe, yoğun bir duygusal yükseliş içerirken, bitiş sürecinde öfke, nefret, hüzün ve bazen de çok yoğun bir yıkıma sebep olmaktadır.Birisine aşık olma duygusu hiçbir çabaya gerek duyulmadan, kısacası kendiliğinden oluşan bir süreçtir.Çoğu kişide görülen bu yüksek duygu bir süre sonra yatışır.
Tüm acılara rağmen aşk için çekilen acılar bir yandan da zihin açısından öğreticidir.Kişiyi geliştirir ve daha üstün bir bilinç düzeyine taşır.Hayata farklı yönlerden bakma yetisi kazandırır. Çünkü bir insan başka bir insanın duygularına ne kadar derinlemesine bakılabilirse, kendi ruhsal dünyasına da o kadar derinlemesine bakabilir. Kısacası aşık olunan insan, o kişinin aynasıdır aynı zamanda.Çekilen çile, hüzün ve acı insana kendini tanıması için önemli bir fırsat yaratmış da olabilir.
Mevlananın aşkla ilgili ünlü bir sözü vardır: aşk acısı taşımayan yürek ya deliye aittir, ya ölüye. Yani bu süreç her insanın başına gelebilecek doğal bir süreçtir. Ancak başlangıçtaki pozitif duygulanım ve bitişteki negatif duygulanım o kadar derindir ki, aradan yıllar geçtiğinde bile kişi bu durumu ayrıntılı bir şekilde hatırlar. Aşk ilişkilerinin ruhsal yapıdaki ve beyindeki etkisinin kısa bir sürede sona ermesi bu çok yoğun duygulanımdan dolayı mümkün değildir.Bu yüzden bu duygular zaman içinde yavaş yavaş azalır ve yatışır.
Başlangıçta bu acı hiç bitmeyecek gibidir.
Ayrılığın hemen başlarında giderek yoğunlaşan ve giderek derinleşen dayanamıyorum hissi çoğu kişide uzun zaman sonra azalır.Yine de bu durum sevgilinin tamamen unutulacağı ve bir daha hiç hatırlanmayacağı anlamına gelmez.Daha nadiren kimi kişide ise yıllar içince bu acı daha da artarak devam edip daha fena bir hale dönüşebilir.Sonuçta aslında aşk acısı duygusu bir tür yas reaksiyonudur.Sanki ölmüş birisine ağlayıp giderek bu sürece alışmak gibi.
Aşk acısı bir arkadaş veya sosyal çevredeki bir tanıdıktan ayrılmadan çok daha derin acı vericidir.Beynin daha ilkel bölümlerinde, amigdalada ve limbik sistemde çok yoğun bir ateşlenmeye sebep olur. Çünkü aşık olunan kişi genellikle çocukluk çağında muhatap olunan anne baba veya diğer figürlerin bir türevi olabilmektedir. Üç yaşındaki bir çocuğun sokağa bırakıldığındakine benzer bir çaresizlik, yalnızlık, terk edilme duygularına sebep olur.Beynin bu çalışma sistemi yüzünden kadın babaya benzeyen erkeklerden, erkek ise anneye benzeyen kadınlardan elektrik alır.
Bu acı o bazen kadar gerçektir ki bazen zihin dayanamaz ve bunu bedene yansıtır. Baş ağrısı, sırt ağrısı, karın ağrısı, bulantı, şişkinlik, cinsen sorunlar gibi bedensel rahatsızlıklar da ilave olur. Bu kadar yoğun duygulanım hisseden zihin eğer o sevgiliyi tekrar elde ederse veya yeni bir başka sevgili bulursa bu duygular kısa sürede yatışır.
Tedavide ne yapılabilir?
Aşk acısını unutmanın en önemli birinci yolu bu acıyı ısrarla unutmaya çalışmamaktır.Çünkü zihin yaşanan olayı unutmaz, ancak duygusu zamanla yatışır.Unutmaya çalıştıkça bu duygu unutulmak yerine zihnin daha derin kısımlarına bastırılır.Onu artık unutmak zorundayım, artık ne olursa olsun onu kalbimden söküp atmalıyım, onu aklımdan çıkarmak istiyorum gibi cümlelerle beyni zorlamak çoğunlukla işe yaramaz.Aslında unutmak için harcanan enerji unutmaya değil tersine onu daha fazla hatırlamaya sebep olur. Bu durum da aşk acısının büyümesine, daha çetin ve dayanılmaz bir acı veren hale dönüşmesini sağlar.
Bu konudaki yapılacak en önemli davranışlardan birisi zamana bırakmak, aklına geldikçe bir dostla paylaşmak veya bu duyguları kendi kendine itiraf etmektir.Farklı meşguliyetler bulmak, zihni sürekli aynı acıyı yaşamaktan uzaklaştırır.Yeni sevgili bulup rahatlama yöntemi genel olarak önerilmez.Aksi durumda beyin aynı acıya tekrar tekrar maruz kalmaktadır.Çünkü bulunan yeni sevgili eski sevgilinin bir benzeridir aslında.
Eski sevgiliyi özlemek, ondan uzak kalmak, ona aşırı derecede değer vermek sonucunda onunla ilgili güzel anılar daha çok zihne gelmeye başlar. Aslında onunla yaşanan birçok olumsuz anı da bulunmaktadır.Gerçek olan onun hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin olduğudur.Onun hem iyi yönlerini hem de olumsuz yönlerini beraberce görebilmek de tedavide etkilidir.
Onu zihinden ve hayatından çıkarmanın bir başka yolu onu hatırlatan obje ve sembolleri de hayatından yavaş yavaş çıkarmaktır.Çağrışım yapan hediyeler, E-mailler, mesajlar acıyı tekrarlamaktan başka bir işe yaramaz.Eski sevgilinin verdiği bir kolye, mektup, çiçek, saat, giysi ve onu herhangi bir şekilde hatırlatan her türlü nesne kişiye aşk acısını tekrar yaşatır.
Bu yüzden eski sevgiliyi özlemek fonksiyonu olan bu nesnelerin yavaş yavaş çöpe atılması yas sürecinin tamamlanmasında işe yarayacaktır.Onu hatırlatan objenin maddi veya manevi değeri ne olursa olsun eninde sonunda ondan kurtulmak hedefler arasında olmalıdır.Facebook gibi sosyal medya ağlarından onu takip etmek kesinlikle önerilmez.
Tüm bu farkındalıklara rağmen acı yine de aynı şekilde devam ediyor olabilir. Bu durumda çocukluktaki anne baba çocuk ilişkisinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi önemlidir.
Çocuğun anne babadan alamadığı en önemli temel duyguların neler olduğuna bakılır. Aidiyet duygusu, terk edilme, yalnızlık, sevgisizlik, değersizlik, korku, rekabet gibi duygulara ne kadar maruz kaldığına bakılır. Bununla ilgili olumsuz çocukluk çağı anılarının hatırlanıp bugünkü gözle tekrar bakılması hem acı verici bir yandan da acıyı giderek yatıştırıcı bir deneyim olur. Yine de bir uzmandan destek alma fikri her süreçte akılda tutulmalıdır.
Çocuğun anne babadan alamadığı en önemli temel duyguların neler olduğuna bakılır. Aidiyet duygusu, terk edilme, yalnızlık, sevgisizlik, değersizlik, korku, rekabet gibi duygulara ne kadar maruz kaldığına bakılır. Bununla ilgili olumsuz çocukluk çağı anılarının hatırlanıp bugünkü gözle tekrar bakılması hem acı verici bir yandan da acıyı giderek yatıştırıcı bir deneyim olur. Yine de bir uzmandan destek alma fikri her süreçte akılda tutulmalıdır.
Uzm.Dr. Timur Harzadın, Psikoterapist