to top

Mercan Dede: “Hayata bakışım değişti!”

“Dünya” adlı albüm, Mercan Dede’nin dünyayı gezerken hissettiklerini, tecrübelerini yansıtan parçalardan oluşuyor. Günün doğumundan batımına, dünyanın doğusundan batısına her şeyi temsil ediyor.

Arkın Allen, nam-ı diğer “Mercan Dede”nin ismini ilk duyduğumda yaşlı başlı bir adam canlanmıştı kafamda. Tabii bu yıllar yıllar önceydi… Oysa geçen gün yanımda otururken hâlâ genç, enerjik ve çok samimiydi. Dahası egolarından arınmış, herkesi olduğu gibi kabul eden, dünyaya çok değer veren biri… 6 yıl sonunda çıkardığı “Dünya” isimli albümünü yine insanlara bir hediye olarak hazırlamış…

Ara mı vermiştiniz müziğe yoksa çalışmalar mı uzun sürdü?
Argo tabirle, otomatiğe bağlamak diye bir şey vardır. O durumda insan bir makineye dönüşüyor, özelliğini kaybediyor. En son Hz. Mevlânâ’nın 800’üncü yaş gününde, ona hediye olarak bir albüm yapmıştım. O albüm dünya müzik listelerinde birinci oldu, çok sevildi. İnsanlar hemen yeni bir albüm beklentisine girdiler. Ama ben geri çekilme dönemi yaşadım.

Neler yaptınız?
Asıl alanım güzel sanatlar. Müzik eğitimi almadım. O yüzden de kendimi müzisyen olarak görmüyorum. 6 senede 3 sergi yaptım, dünyayı gezdim. “Dünya” albümüm de bu zamanda yaşadıklarımın toplamı oldu.

“Büyüdüm, Öğrendim”

Dünyayı gezerken ortaya bir albüm çıktı yani…
Kesinlikle. Çöldeyken çölün sesini, Kanada’da karın yağma sesini kaydettim. Birçok ülke gezdim. Şehirlerin seslerini kaydettim. 200 saatten fazla kayıt var. Hepsinin toplamı da bu albüm oldu.

Bu albüm için “Diğerlerinden farklı oldu” diyebilir misiniz?
Hayata bakışım değişti. Büyüdüm, öğrendim. Yaşamı kopuk kopuk değil de daha bütün görmeye başladım. Albümdeki şarkılar da birbirini takip ediyor. Albüm gündoğumu ve günbatımı olmak üzere iki farklı bölümden oluşuyor.

Bu iki bölümün birbirlerinden farkı ne?
Sabahın atmosferi ve akşamın enerjisi farklı… Dünya sadece güneşin doğumu ya da batımı değil. Sürekli dönüyor. Tıpkı bizdeki semazenler gibi. İnsanların sabah ve akşamki enerjilerine yönelik farklılıklar var. Ancak gündoğumu bölümünün son şarkısı günbatımı kısmının ilk şarkısına bağlanıyor. Sonuçta gündüz de geceyi takip ediyor.
Hangi sanatçılarla çalıştınız?
Azam Ali ve Sabahat Akkiraz katıldılar. Kanada’dan şair Jeff Bien; topraklarımızdan “Yalınayak Başıkabak” üstadımız, genç kuşak şairlerimizden Mahir Karayazı’yla çalıştık. Mahatma Gandhi’nin de ses kaydını kullandım.

“Anlamak İsteyene Mesaj Çok”

Albüm kapağında dünya ve üzerinde çeşitli ülkelerin sembolleri var. Verilmek istenen özel bir mesaj var mı?
Dünyada, benim için özel yerleri kullandım. Bakılınca photoshop’la yapılmış gibi görünüyor. Aslında hepsi orijinal fotoğraflar. Anlamak isteyene mesaj çok… Nasıl baktığınıza bağlı.

Bu sefer daha da evrensel boyutlarda bir çalışma yapmışsınız. Yurtdışında insanlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Çalışmalarıma değer verilsin diye uğraşmıyorum. Çünkü o zaman egoma hizmet etmiş olurum. Çalışmalarımı dünyaya bir hediye olarak görüyorum. Yurtdışında çok ilgi görüyorum. İnsanlar bu müziği ve kültürü bilmediklerini ancak dinlediklerinde kendilerine yakın bulduklarını söylüyorlar.

“Kadın semazen burada negatif…”

Türkiye’de durum nasıl?
Biraz önyargılı bir toplumuz. Mesela kadın semazen burada negatif tepkiler alıyor. Batı’da herkes yeniliğe açık… Ancak semazen geleneğinin doğduğu yer de burası. Türk toplumunu çok seviyorum. Biraz daha birleştirici olmamız gerekir sadece. Tasavvufun özü de budur.

Sizin tasavvufla alakanız sanat ya da felsefe boyutunda mı? Yoksa dinsel bir bağlılığınız da var mı?
Olmaz mı? Maneviyat hayatın özüdür.

“Maneviyata dönüş başladı”

Tasavvufla ilgilenenlerin sayısı da arttı. İnsanlar arasında bir trend mi oldu bu?
Bir kişinin kalbini kendinden ve Yaradan’dan başka kimse bilemez. Bu ilginin samimi boyutu da var trend boyutu da… Mevlânâ, “Sahte para hakikisinin işaretidir” der.

Bir yerlerde gerçeği de vardır yani. Öyle mi?
Dünya çok hızlı değişiyor ve bizler mekanik bir hal alıyoruz. Bence insanlar makine olmaktan sıkılıp uyanış sürecine geçtiler. Maneviyata dönüş başladı.

Peki sufi müziği yapan biri olarak Türkçe ilahileri nasıl buluyorsunuz?
Dinlediğimizde çoğu ilahinin ne demek istediğini anlayamıyoruz çünkü çağı takip etmemişiz. Anlamlarını yitirmişler. Bir kilise ayininde çalınan müzikler daha hissiyatlı. Ancak bu durumun dinin kendisiyle alakası yok. Tamamen o dinin yaşandığı toplumun etkisi.
Röportaj: Aslı Öztürk

admin

Leave a Comment

etiler escort şirinevler escort çankaya escort şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy Escort ankara Ankara escort bayan Ankara rus escort Eryaman escort bayan Etlik escort bayan Ankara escort bayan Escort sincan Escort çankaya otele gelen escort muğla escort muş escort nevşehir escort niğde escort ordu escort osmaniye escort rize escort sakarya escort samsun escort siirt escort etlik escort etimesgut escort Antalya escort