Narsistler için ilişkileri zorlaştıran temel neden birine duygusal olarak yakın olmanın gücü ver kontrolü elden bırakmak olmasıdır.
Narsistler için ilişkileri zorlaştıran temel neden birine duygusal olarak yakın olmanın gücü ver kontrolü elden bırakmak olmasıdır.
Narsistler pek de göründükleri gibi değildirler. Sevmesi hem zor hem de çok kolay!
Gayet güçlü bir karaktere sahip gibi görünmelerine rağmen, narsistik bozuklukta kişinin karakterinin özünde eksiklik vardır. Kendilerine özgü düşünme ve davranış biçimleri kendi özgüvenlerini ve kırılgan benliklerini onaylanmak ve sabitleyebilmek için başkalarının düşüncelerini baz alır.
Zavallı Narkisos
Tanrı onu insan sevgisi olmayan bir yaşama mahkum etmişti. Hikayeden bilirsiniz, sudaki yansımasına aşık olup ondan cevap gelmeyince ölüp giden… Aynı Narkisos gibi, narsistler sadece diğer insanlardaki yansımalarını severler. Kendilerine aşık oldukları kısmen bir yanlış anlaşılmadır. Aslında kendilerinden nefret ederler diyebiliriz. Mükemmeliyetçilikleri ve küstahlıkları kendilerine olan nefretlerini başarıyla gizler. Onun yerine diğer insanları çok fazla eleştirirler ve herkes aslında karşılarındakinden nefret ettiklerini sanır. Kendilerine dönmekten hiç hoşlanmazlar çünkü gerçeklerin ne kadar yıkıcı olduğunu bilirler. Aslında karakterlerinde “öz” de yoktur. Duygusal olarak, içten içe ölüdürler ve duygusal açlığın başkaları tarafından doldurulması ve onaylanması gerekir. Üzücü olan da şudur ki, sevgiyi anlamakta başarısızlardır ve onları gerçekten seven insanlara karşı yabancılaşırlar.
Tanı
Narsistler düşünüldüğünde, genellikle kocaman, şişmiş bir ego; patronluk taslayan kaba ve küstah birini düşünürüz. Narsistik kişilik bozukluğu tanısı koymak için ise kişinin mükemmellik fantezisi içinde olması, empati yoksunu olması ve aşağıda belirtilen beş özelliği taşıması gerekir:
Mükemmel ölçüde kendine önem verme ve başarılarını abartma,
Sonsuz gücü, başarıyı, güzelliği sürekli olarak hayal eder,
Kendisinin eşsiz ve özel olduğuna inanır ve yalnızca kendisi gibi özel ve yüksek kişiler ya da kurumlar tarafından anlaşılabileceğini düşünür,
Aşırı hayranlık bekler,
İstekleriyle ilgili özel bir ilgi ve davranış bekler,
Kişisel çıkarları için başkalarını kullanır,
Başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlamaktan yoksundur,
Başkalarını kıskanır ve diğer insanların da onu kıskandığını düşünür,
Diğer insanlara karşı davranışı ve tutumu kaba ve küstahtır.
Buna ek olarak bilinen bir tür olan “İçe dönük narsizm” ise zıt bir şekilde yetersiz özgüven, içsel bir boşluk hissi ve depresif bir ruh haliyle ayrılırlar. Çekingen görünebilirler, gergin ya da mütevazı bir görünümleri vardır ancak diğer tür aşırı özgüvenli narsistlerden daha tehlikeli olabilirler. Anti sosyal bir davranış sergilerler. Tehdit altında hissettiklerinde veya istediklerini alamadıklarında zalim ve kindar olabilirler.
Başlangıç dönemleri
Narsistlerle empati yapmak zordur ancak bilmeliyiz ki böyle olmak onların seçimi değil. Doğal gelişim süreçlerinde özellikle yeterli destek ve onay sağlamayan anneden kaynaklı yetersiz ebeveynlik durumu buna zemin sağlar. Bazı inanışlara göre aşırı ilgili ve müdahaleci bir anne sebep olabilirken, bazı inanışlar da büyürken yaşanan sert müdahaleler ve ağır eleştiriler sebep olmaktadır. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olsa da ikizler üzerinde yapılan bir araştırma narsistik bozuklukta genetik özelliklerin payı olduğunu da doğrulamıştır.
Psikoanalist Heinz Kohut, narsistik bozukluğa sahip hastalarında şiddetli yabancılaşma, boşluk hissi, güçsüzlük, mana eksikliği gözlemledi. Narsistik altyapının dışında, kendilerinde tutarlılığı sağlayacak yapıların eksikliğini; sağlam bir birey kimliği için gerekli pozitif kişilik algısının eksikliğini gözlemlemiştir. Narsistler kendileri ve diğer insanlar arasındaki sınırların farkında değildirler ve hissettikleri egoist üstünlük duygusu arasında gider gelirler. Bu bölünmüş kişilikler üstün davranma, kendini büyük görme ve kendimi küçük görme gibi duygulardan oluşur. Kendini küçük görme duygusu ön planda iken, kişi diğer insanları idealize eder. Kendini büyük görme duygusu ön plandayken ise kişi diğer insanları küçük görür ve bunu yansıtır. Bu iki durum da utanç ve depresyonla ilişkilidir.
Bu duygular arasında her ne kadar dalgalanmalar yaşansa da her iki türdeki narsist de tutarlı bir tavır sergileyerek hastalığın patolojik olduğunu kanıtlamaktadır. Ukalalık ve aşağılama, kıskançlık, reddetme ve geri çekilme, asabiyet ve öfke, kendine acıma, kaçınma gibi davranışlar temel örneklerdir.
Bir narsistle ilişki kurmak
Evde, dışarıda gösterdiklerinden çok farklı bir hale bürünebilirler. Daha yenice güzel vakit geçirdikleri birini kötüleyebilirler. Romantik bir ilişkinin başlamasından sonra, ne kadar özel olduklarının kabul edilmesini beklerler ve kendi ortamlarını koruyabilmek, küçük düşmeye ve utanca olan hassasiyetlerini korumak amacıyla taleplerde ve eleştirilerde bulunurlar. İlişki genelde onların etrafında döner ve genellikle partnerlerini kendilerinin bir uzantısı olarak görürler.
Narsistlerin çoğu mükemmeliyetçidir. Diğer insanların ün yaptığı eylemler asla doğru olamaz ya da takdir edilemez. Partnerleri ihtiyaç halinde gereken ilgiyi, sevgiyi, parayı ve hizmeti sağlamakla yükümlüdür. Partnerlerinin de ilgi isteyebileceği, hasta veya acı içinde olabileceği onlara mantıklı gelmez. Narsistler hayır cevabından hoşlanmazlar ve insanların ihtiyaçlarını onlar ifade etmese bile anlamalarını beklerler. Reddedilirlerse, partnerlerini kötü ve suçlu hissettirmek için cezalandırırlar.
Narsist birini memnun etmeye çalışmak neredeyse imkansızdır. Çabalarınızda mutlaka bir eksiklik bulurlar ya da yarım ağızla takdir ederler. Kısa bir süreliğine memnun olsalar bile bir süre sonra fazlasını isterken bulursunuz. Böyle bir ilişkideki diğer taraf genelde sürekli şüphe içindedir. Bitmek bilmeyen ve ani gelişen ataklardan, sinir krizlerinden, suçlamalardan dolayı bitkindirler. Onayını kazanmak ve ilişkiyi yürütebilmek adına içinde bulunduğu boşa çabayla birlikte, kendi ihtiyaçlarını tamamen feda etmiş ve hatta partnerini mutsuz etme korkusuyla çoktan unutmuştur.
Partnerleri narsistin soğuk dünyasında yaşamaya çalışırken duygusal boşluğa da alışırlar. Sonumda, kendilerinden şüphe ederek kendi değerlerini ve özgüvenlerini kaybederler. Hayal kırıklıklarıyla ilgili iletişim kurmaya çalışmak da genellikle çarpıtılır ve daha fazla suçlama ve reddetmeyle karşılanır.
Narsistler için ilişkileri zorlaştıran temel neden birine duygusal olarak yakın olmanın gücü ver kontrolü elden bırakmak olmasıdır. Birine bağlı olma fikri mide bulandırıcıdır. Bu durum yalnızca seçenekleri daraltıp onları zayıflaştırmakla kalmaz aynı zamanda onları reddedilme ve utanç duygusuna da açık hale getirir. Şunu bilmekte fayda vardır ki ilişkinin finalinde iki taraf da sevgiyi tüketecek ve yoluna devam edecektir.